Translate

29 Aralık 2012 Cumartesi

Sir Arthur Conan Doyle! (1859-1930)


 Arthur Ignatius Conan Doyle, Agnostik, İskoç tıp doktoru ve yazar. Suç hikayelerinde yeni bir çığır açan dedektif Sherlock Holmes karakterinin ve Profesör Challenger'ın fikir babasıdır. Yazdığı eserler arasında tarihi kitaplar, bilimkurgu, oyunlar, şiirler ve kurgu dışı düzyazılar da bulunmaktadır.

 "Conan Doyle" soyadının kökeni kesin olarak bilinmemektedir. Yazılanlardan birine göre, Arthur ve ablası Annette'in bileşik soyadlarını büyük amcaları olan usta gazeteci Michael Conan'dan almıştır. Aynı kaynak 1885 senesinde evinin dışarısındaki pirinç levhada ve doktora tezindeki imzada adının "A. Conan Doyle" olarak geçtiğini belirtilir. Diğer kaynaklar ise A. Conan Doyle'un soyadının "Doyle" olduğunu, ve ancak yıllar sonra "Conan Doyle" olarak kullandığını söylemektedir. Bir Katolik olarak eğitilmesine rağmen Hristiyanlığı reddederek 1875 yılında, Agnostik olmuştur. 1876-1881 Arası Edinburgh üniversitesinde, tıp okumuştur. Eğitimine devam ederken kısa hikayeler yazmaya başlamıştır. 20 Yaşından önce bir dergide ilk hikayesini yayımlanır. 1882 Yılında kendi muayenehanesini açmıştır. Doktorasını 1885 senesinde "Tabes Dorsalis" üzerine yapmıştır.



 1882'de Portsmouth'ta hekimliğe başlar. Mesleğinde ilk başlarda çok başarılı sayılmazdı; odasında hasta beklerken tekrar hikaye yazmaya başladı. İlk önemli eseri, 1887 yılında Beeton's Christmas Annual da basılmış olan "Kızıl Dosya" adlı hikayeydi.  Bu hikaye, Sherlock Holmes'un ilk hikayesi olma özelliğini taşır. Karakter kısmen üniversitedeki profesörlerinden bir tanesi olan Joseph Bell'e benzemektedir. Sherlock Holmes'un diğer hikayeleri Strand isimli dergide basılır. Garip bir şekilde, İngiliz yazar Rudyard Kipling başarılarından ötürü A. Conan Doyle'u kutlar ve "Acaba bu karakter arkadaşım Joe olabilir mi?" diye sorar. Holmes karakterinin, Joseph Bell'e olan benzerliği gözünden kaçmamıştır. Fakat Conan Doyle, Sherlock Holmes için Bell'den çok, Edgar Allan Poe'nun karakteri C. Auguste Dupin'i model almıştı. 

1885'de Louise Hawkins ile evlendi. Louise vereme yakalandı ve 1906'da öldü. 1907'de, 1897 yılında tanışıp aşık olduğu fakat eşine olan sadakatinden dolayı hislerini açılamadığı Jean Leckie ile evlendi. Eşi Louise ve oğlu Kingsley'in ölümüne tanık olduğu için kafayı bozup ruhçuluğa inandığı düşünülmüştür.

 1891'de optalmolog olarak Londra'da bir muayenehane açtı. Otobiyografisinde tek bir hastanın bile kapısına gelmediğini yazacaktı, bu onun yazarlığa daha fazla zaman ayırmasına fırsat vermiştir. 1891'de annesine, "Holmes'u öldürmeyi düşünüyorum... hikaye bitsin istiyorum. Aklımı daha iyi şeylerden çeliyor" diye yazar, annesi de şöyle yanıt verir; "Sana nasıl uyuyorsa öyle yap, ama insanlar bunu pek hoş karşılamayacaktır." 1893'de, daha önemli gördüğü diğer eserlerini yazabilmek için karakterini öldürdü...



 "Son Vaka" isimli davada Holmes, ezeli düşmanı Profesör Moriarty yüzünden ölüyordu. Doyle diğer yazılarındaki başarısızlığının katkısıyla, Sherlock Holmes'un ölmesine isyan eden okurlarını dinleyerek Holmes'u tekrar hayata döndürdü. Holmes, "Boş Ev Vakası"nda geri dönüyordu ama diğer tehlikeli düşmanlarına karşı kendisini ölmüş gibi gösteriyordu. Ünlü dedektif Sherlock Holmes toplamda 56 kısa hikaye ve 4 Arthur Conan Doyle romanında yer almaktadır. Pek çok kez diğer yazarların hikaye ve kitaplarında da ismen de olsa görünür. Sherlock Holmes'dan ilham alıp kitap yazanlar veya yeni Sherlock Holmes kitapları yazanlarda vardır.

 Arthur Conan Doyle, Güney Afrika’da ki  İkinci Boer Savaşı sırasında oradaki İngiliz kuvvetlerinin doktoru olarak bulunuyordu. Birleşik Krallık'ın bölgedeki idaresine olan eleştirilere cevaben Conan Doyle, Krallık'ın Boer Savaşı'ndaki rolünü haklı çıkartan kısa bir kitapçık yazdı ve yayınladı. "The War in South Africa: Its Cause and Conduct (Güney Afrika'daki Savaş: Nedeni ve İdaresi)" isimli bu kitap pek çok yabancı dile çevrildi. Vatanı için gördüğü bu hizmetten dolayı yazara şovalyelik payesiyle “Sir” ünvanı verildi. 

 Doyle bir süre Amerikalı sihirbaz Harry Houdini ile arkadaş oldu. Houdini, Ruhani medyumların numara yaptığında ısrarcı olmasına rağmen, Doyle Houdini'nin kendisinin de doğaüstü güçlere sahip olduğunu düşünmekteydi. Houdini, yaptıklarının alt tarafı sihirbazlık numarası olduğuna Conan Doyle'u ikna edemedi. Bu da iki arkadaş arasında herkesin bildiği buruk bir uzaklaşmaya neden oldu.

 7 Temmuz 1930'da Arthur Conan Doyle aile bahçesinde elini göğsüne bastırmış bir şekilde bulundu, ardından da kalp krizinden öldü, ve İngiltere'de bir kilise bahçesine gömüldü. Son sözlerini karısına söylemişti: "Sen harikasın."


Yardımcı kaynak: Vikipedi

*Doyle, Sherlock Holmes hayranı olan Osmanlı padişahı Abdulhamid tarafından 1907'de İstanbul'a çağrılmıştır.
*Sherlock Holmes kitapları, okültizm ve spiritüalizm içerdiği iddiasıyla Sovyetler birliğinde bir dönem yasaklanmıştır.
*Sir Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes karakterini kıskanmıştır fakat bir hayranlık duymuş olacak ki, yarattığı "Watson" karakteriyle kendisini özdeşleştirmiştir.
*Sherlock Holmes ve Doyle hakkında çeşitli rivayetler mevcuttur. Bunlardan biride Doyle'un Scotland Yard'da danışman olarak çalışmış olduğudur. 
*Sherlock Holmes yazarından daha fazla üne sahip bir karakterdir.


10 yorum:

  1. The best author and the most famous fictional character ever!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. I agree that he is the most famous fictional character of ever...

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Vikipedi'de Doyle hakkında yazanlar ve benim zamanla okuduğum bilgilerle birleşmiş bir biyografi...

      Sil
  3. Doğaüstü güçlere inanması bana ilginç geliyor nedense böyle şeylere inanmasını pek beklemiyordum..
    Sherlock hikayeleri bana sadece hikaye gibi gelmiyor, gerçekten olmuş gibiler, hayal etmek serbest değil mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sherlock Holmes gibi mantıkçı ve gerçekçi bir karakterin yaratıcısının doğaüstü güçlere inanması elbette ilginç gelir.
      Belki de olmuştur, kim bilir? Elde rivayetler var :D Hayal etmek tabi serbest :)

      Sil
    2. Değil mi ya değil mi :)

      Sil
    3. Sir Arthur bildiğim kadarıyla agnostik bir inanca sahip..

      Sil
    4. "Eşi Louise ve oğlu Kingsley'in ölümüne tanık olduğu için kafayı bozup ruhçuluğa inandığı düşünülmüştür." Agnostik olsa da bir yerde kafayı bozmuş.

      Sil
    5. O kadar kayıptan sonra spirütalizme dönmesi normal..

      Sil